Kitabın Adı : Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı? ( 100+ Yılın İzinde Hayatı Güzelleştirme Yolları )
Kitabın Yazarı : Muazzez İlmiye ÇIĞ
Söyleşi : Büşra SANAY
Sayfa Sayısı : 228
Kategori : Söyleşi / Kişisel Gelişim
Yayınevi : İnkılap Kitabevi
Basım Tarihi : İstanbul 2023
Biliyorsun, neden öğretmiyorsun?
Malum, Kasım indirimleri geldi ve TÜYAP Kitap Fuarı fırsatlarını da çok güzel değerlendirdik. Ancak fuara katılmayan veya fuarda indirimi olmayan kitaplar da vardı. Bu sebeple Hepsiburada – Amazon – Kitapyurdu – BKM Kitap gibi pek çok online alışveriş platformunu da karıştırmak gerekti. Bu karıştırma esnasında da Muazzez İlmiye ÇIĞ’ın Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı? isimli kitabı dikkatimi çekti. Zira kendisi şu anda 110 yaşında ( Allah uzun ömürler versin ) ve muazzam bir tecrübeye sahip. Hal böyle olunca kitabı alıp, o tecrübeden bir kaç kelam dahi faydalanmanın muazzam bir fırsat olduğunu düşündüm.
Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı? Kitabının Konusu
Kitap daha öncesinde İlber ORTAYLI tarafından yazılmış Bir Ömür Nasıl Yaşanır? kitabıyla işleyiş bakımından çok benzerlik taşıyor. Bu kitapta söyleşinin sahibi Büşra SANAY. Kitabı başlamadan evvel Muazzez İlmiye Hanım hakkında çok fazla bilgim açıkçası yoktu. Kitabı elime aldığımda, biraz araştırma yaptığım Sümeroloji alanında ülkemizin yetiştirdiği başarılı bir öğretmen olduğunu gördüm.
Bizim için değerli olana, yaşandığı anda gerekli kıymetli göstermezsek, sonunda pişmanlık duymamız kaçınılmaz oluyor
Sümerlerin “Biliyorsun, neden öğretmiyorsun?” sözünü kendisine yaşam felsefesi edinmiş. Bununla beraber varını yoğunu eğitim için harcamış bir kişilik. Hani her ismin çocukta bir sorumluluk, bir hayat felsefesi oluşturduğu düşünülüyor ya; İlmiye Hoca için daha 1914 yılında “İlmiye” adını koyan babasına da buradan büyük bir saygı ve dua iletmek isterim.
Kitabın bölüm bölüm Cumhuriyet ve Türkiye gelişimini de anlatıyor olması harika. Hele bir de birinci ağızdan ülkenin ne halden nerelere geldiğini okumak insanı fazlasıyla duygulandırıyor.
İmkanların zorluğundan şikayet etmeyin, çaresizlik yaratıcılığı beraberinde getirebilir.
Bu alıntıya yazar hakkında ilave bir paragraf açarak yer vereceğim. Notlarım arasındayken atlamak istemedim.
Kitapta kendimizi geliştirmek, insan ilişkileri, yaşam kalitemiz, kariyerlerimiz, kadın olmak, Türkiye, geçmişten çıkarılacak dersler, Sümerolojiye giriş ana başlıklarında dallanıp budaklanan bir anlatım var. Her başlık kendi içerisinde sorulabilecek en en mantıklı sorularla sorulmuş ve çok kesin yanıtlar alınmış. Okuru asla sıkmadan, çok güzel noktalara temas edilerek de kitap bitirilmiş. Kitabın çok uzun olmaması bu sayede okumayı kolaylaştırıyor. Ancak şöyle bir 500-600 sayfa olsa yine okunurdu. Çok keyif aldım diyebilirim 😊
Muazzez İlmiye Çığ Hakkında
Kendisinin tecrübelerinden biraz bahsettim ancak kendisini takdir etmeden geçemedim. Daha doğrusu kendisi ve ailesini. Bu sayede aileyi de tanımış oldum.
Okumaya babasının getirdiği kitaplarla başlamış. Ailede okumak bir kültür halindeymiş. Haliyle ailede okuma – yazma çok yüksek olunca o da bu alana merak salmış.
Annesi eski Türkçeyi hem okur hem yazarken, aynı zamanda Latin alfabesiyle de anlaşabiliyormuş. Maddi imkansızlıklar ortasında sırf kızının iyi bir eğitim alıp çağdaş yaşamı benimsemesi adına şapka inkılabıyla beraber şapka yapıp satmaya başlamış. Böylece İlmiye hocaya keman temin oluyor.
Gençlik yıllarında çokça Muazzez ismini kullansa da; yurtdışında bir arkadaşının İlmiye adının anlamını kendisine fark ettirmesiyle, İlmiye adını kullanmaya başlamış.
Eskişehirde öğretmenlik yaptığı sıralarda birden okuma aşkıyla kendini İstanbulda bulmuş. Arkadaşıyla türlü zorluklarla, imkansızlıklarla okumuş.
Eşinin Topkapı Sarayı Müdürü olması neticesinde 16 yıl kadar Sarayda yaşamış. Eşi de tam olarak devlet memuru şiarında biri. Kendisinin çağdaş düşüncelerine şapka çıkardım. Ancak bir o kadar da günümüz gençliğine üzüldüm.
Gençlik Kıyaslaması
İlmiye Hanım, Atatürk’ten Cumhuriyeti kundakta bir bebek olarak aldıklarını, günümüz gençliğinin ise bu bebeği büyüterek serpilmiş bir genç haline getirmesi gerektiğini anlatmış. Lakin onların zorluklara olan mücadeleci tavırlarıyla, şu anki gençlerin tavırlarını maalesef kıyas dahi edemiyorum.
Henüz 12 saat kadar önce bir kitap dükkanında gençlerin birbirleriyle boş beleş küfürlü konuşmalarıyla bunu bir kez daha kendime ispatlamış oldum. Bu konuda topluca bir aydınlanma yaşamamız şart. Gençlerimizin “easy money” sevdası, beraberinde de tembelliği getiriyor. Artık ekmeğin aslanın midesinde olduğunu kabul etmeleri gerekirken, hep bir isyan. Bu ülkeyi beraberce çalışarak, çok çalışarak kalkındırmak zorundayız.
Konu kitaptan biraz çıkmaya başladı gibi. Bu sebeple konuyu çok da dağıtmak istemiyorum. Kitabı oldukça beğendiğimi söylemeliyim. Bu sebeple eğer aklınızda söyleşi tarzında aradığınız bir kitap varsa; Kitabı size önerebilirim. Şimdiden keyifli okumalar 😊
Bir yanıt yazın