Bu sene sözlükte şans eseri gezinirken gördüğüm, salgın döneminde ise üzerinde ciddi düşündüğüm sistem olan topraksız tarım çalışmalarımın artık yavaş yavaş sonuna geldiğim için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Sonu demişken; şimdi anlatacaklarım bu işin başlangıcı ancak bunlar bittikten sonra çoğu şeyin sonu geldiğinden, o yüzden son diyorum 😄
Öncelikle nedir bu topraksız tarım?
Adı üzerinde; topraksız bir ortamda tarım yapabilmek. Bu sistemin amacı, fidenin topraktan alacağı mineralleri eriyikler halinde suya katarak bu sayede akan su ile tüm vitaminleri alması sağlamak ve 4 mevsim de üretim yapabilmek. Aynı zamanda pimaş borularda yetiştirildiği için de, çok daha fazla üretim imkanını sunuyor olması.
Bir de tabii ki işçilik konusundaki avantajı var ki kesinlikle yadsınmamalı. Ne çapa vuruyorsunuz ne de ilaç atıyorsunuz. Her şey tamamen organik ve de bu sayede çok daha kısa sürede çok daha fazla ürün alınabiliyor. Çünkü havaların soğuk gitmesi, yağmurun yağmaması ya da hastalık gibi topraktan gelen hiç bir durum bu sistemde yok. Tamamen suni bir ortamda doğal şartlar hazırlanıyor ve bu sayede üretimin kalitesi arttırılabiliyor.
Topraksız tarım için gerekenler;
- Su motoru ( Akvaryum için sürekli su pompalayanlardan da olur, olumlu )
- EC Metre ( Sudaki besin değerini ölçmek için )
- pH Metre ( Suyun pH değeri yetiştirilecek olan bitkiye göre 5.5 ile 6.5 aralığında ayarlanmalı )
- Yetiştirilecek fide
- Besin ( Bunların herkese göre formülü var, her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğu için herkes farklı bir formül deniyor )
- Bitki saksıları ( Delikli olması gerekiyor, kimisi bardak delip yapıyormuş da bunlar para değil zaten )
- 100’lük pimaç boru – panç seti ve boruların konacağı kısım için platform
Şimdi ben eşyaları nasıl toparladım bunlardan biraz bahsedeyim;
Bu sistemde genelde fideleri dışarıdan alıyor insanlar. Lakin siparişler minimum 100-150 fide şeklinde verildiğinden ve ben kendi tohumlarımı kullanmak istediğimden Edirne’ye gider gitmez ilk iş yanık gübreleri toparlamaktı.
Yanık gübre : Tarlanın köşesinde bir bölüme hayvan gübreleri atılıyor ve üzeri kapatılıyor. Sonrasında bir kaç sene içerisinde tamamen içindeki asidik maddelerle içten içe yanıyor böylece çok daha kaliteli hale geliyor. Biz de sonrasında bunları fidanların dibine atıyoruz ya da bir şeyler ekilecekse, ekim yapılacak bölümün toprağına karıştırıyoruz. Böylece hem çok daha güçlü kök yapısı elde ediliyor hem de daha sağlıklı bitkiler yetişiyor.
Tabii aylardır toprak altında kaldıkları için belli bir topak olma durumları oluyor. Bunu da kevgirle eleyerek düzeltebiliyorsunuz. O gün kolum kopmuştu, bir de ayarını tuttaramamışım bana 3.5 kg kadar yeterli olacakken yaklaşık 20 kg kadar gübre elemişim çoğunu evdeki çiçeklere kullandı bizimkiler 😅
Sonrasında tohumları genelde yere ekiyorduk ancak fide satıcılarından “viyol” diye bir şey olduğunu öğrendim. Böyle topluca ekiliyor, sonra küp küp çıkıyormuş. Çok hoşuma gitti, yeni bir şeyi denerken de bunları deneyeyim dedim. Güzelce gidip onu da tedarik ettim.
Hafif gübre, ardından tohum ve spreyle su, ardından tekrar gübre ile güzelce düzeneği oluşturdum. Bir de sürekli terleme yapabilmesi için üstünü güzelce streçledim. Sürekli terleme olacağı ve sıcak bir ortam olacağından minik bir sera olacaktı ve hop birden fideler yeşerecekti.
Sonrasında EC Metre – pH Metre ve Akvaryum motorunu araştırmaya başladım. Bunlar internette çok uygun fiyatlara satılıyordu. Onları direk temin ettim. Bir de bu esnada saksıları da sipariş verdim.
Saksılar geldikten sonra artık fideler olana kadar pimaş boruları da hazırlamam gerekiyordu. Pimaş boruları Edirne’deki tanıdıktan aldık ancak bunları delecek olan aletin adı “panç” mış. Yani matkaba takılıyor, bu sayede yuvarlak şekilde delinebiliyor. Bu bizde olmadığı için bunu da internetten söyledim. Fıtı fıtı. Pimaşları deldikten sonra şöyle bir görüntü elde ediliyor;
Sonrasında Covid-19 salgını nedeniyle Edirne’ye bir daha gidemeyeceğimi anladıktan sonra her şeyi diğer eve taşıdım. Burada en kötü ihtimal her şeyi hazırlayıp salgın bitene kadar kendi yetiştirdiğim besinlerle geçirirdim zamanı 😄
E Pimaşlar diyodun?
Her şey iyi güzel, fideler diğer balkonda yeşeriyor falan ama bir eksik var; ben bu boruları nasıl sabitlicem? Başta dedim ki “nasıl olsa balkonda çamaşır ipi var, tellerle sabitlersin b’oluuum kasma bu kadar” ancak öyle olmadı sayın seyirciler. Ben tellerle sabitledim ancak, su giriş bölümünden çıkış bölümüne gidene kadar belli bir ağırlık ilk giriş alanında toplandığı için borular suyu tahliye kanalına taşıyamıyordu. Tel eğildi büküldü bütün balkon su oldu 😄
Sonra bunun böyle olmayacağına ikna oldum bu sefer altına masa yaptırmaya karar verdim. Edirne’de biz alışmışız, sanayiye tanıdığa git, çayı içerken hızlıca işlerini hallet sonra gel kur. Ama Çorlu gibi yerde herkesin tok olduğunu zaten biliyordum da, kıçı kırık bir platforma 150 TL isteyecekleri aklıma gelmemişti. Ben de n’aptım? Bir marangoza gidip kullanmadığı ne kadar sunta varsa aldım, geldim. Çekiciydi, çivisiydi, testeresiydi verdim 30 TL’yi her şeyi aldım geldim.
Kendi tasarımım olacak platformu önce çizdim, sonra uygulamaya başladım.
Ortadaki boşluğa güzelce viyoller için de bir yer yaptım ancak viyollerin altı delik olduğu için, viyollere verdiğim suların fazlası tahtaları büktü ( sonraki fotoğraflarda mevcut )
Tohum macerası
Sonra dedim ki “Çorlu gelişmiş bir kent, gidip tohum alarak bu orta kısmı değerlendirmeliyim.” demez olaydım. İnternette araştırma yapıyorum, hiç bir yer çıkmıyor. Sonra ticaret odasından “Tohum ve zirai ilaç” faaliyeti gösteren firmaların bir dökümünü aldım ( azme bak bee ) sonra ilk aklıma yatan adresi navigasyona yazdım.
Gittiğim yeri az çok biliyorum, yani en kötü ihtimal böbreğim sağlam dönerim ancak navigasyon beni dip dibe olan dükkanlardan yanlış olana götürmüş. İçeri girdim Suriyeli bir tezgahtar, reyonlarda Arapça etiketler ve isimler olan ürünler ve tohum hariç her şey burada var. Parlak birinin içeri girdiğini gören eleman ürktü, paket edicem sanmış olabilir 😂 Diyorum ki “tohum var mı, viyol var mı” takribi 5 saniye es veriyor, düşünüyor düşünüyor.. Veritabanında o kelimeler yok ki ! Yok diyor gönderiyor. O dükkanda pis işler döndüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Sonra yan dükkana gittim, Türk bir esnafı görme rahatlığıyla diyorum ki “abi yan dükkan komşun ne senin öyle ya, içeride adam mı kesiyolar napıyolar” diyorum hani “ehehe öyle ya” falan desin bi şakalaşalım diye. Ama nıçç adam 5 karış surat. Diyorum tohumlardan hangini önerirsin reis? diyor benim bütün tohumlarım güzel, istediğini al. Ulan hangisi balkona uygun, hangisi topraksız tarımda iş yapar falan adama sormaya çalışıyorum adamın umrunda değil. Sonra aldım rastgele bir paket, çıktım. Edirne’de adet halinde satıldığı için, içinden kaç tohum çıkacağını da bilmiyorum.
Bir yandan bir tohum paketinden 500-600 kadar tohum çıktığını öğrenince her yeri fideye döndürdüm. Edirne’ye 150 ‘ ye yakın fide götürdüm bir o kadar kendime kaldı falan. Bu dönemde ciddili fide işine falan girermişim 😂😂
Örneğin Edirne’ye giden sadece bir kısım. Bir 3-4 plastik kova daha vardı giden 😁
fideler büyüdüler ve artık her şey hazırdı. Tek yapılması gereken formülle beraber eriyikleri hazırlamak oldu.
Besinler makro ve mikro olmak üzere 2 şekilde geliyor. Benim formülün eksik olan parçaları bunlarda mevcuttu ve bu yüzden bunları temin ettim. A ve B olarak farklı 2 şişede bunları çözdürmeniz gerekiyor. 5 litrelik şişe kullanmanızı öneririm. Ancak örneğin 10 litrelik bir şişeye ikisini de boşaltmamalısınız. Ayrı ayrı şişeler olmak zorunda yoksa olmayı 😃
Tamam. Kabul ediyorum, yazım kötü. Müdürlerim de bu konudan biraz şikayetçiler, tutanakların okunması problem olabiliyor ancak elimden gelen özeni gösteriyorum vallahi bak 😇😥
Viyollerden çıkardığım domateslerin kök yapıları harikaydı !
Saksılara topraksız şekilde alacağımdan dolayı dik durmaları mümkün görünmüyordu. Bu yüzden ben de köklerini dışarıda tutacak şekilde bunlara birer sünger kestim.
Bu arada süngere dokunamıyorum, balondan çıkan gırçç sesi beni deli eder, tüylerimi diken diken ederler 😔
Bu şekilde hazırlayıp sisteme koyduğum saksılarım, artık yetiştirilmeye hazırlar. Yaklaşık 2200 EC değerinde büyüteceğim. Bakalım nasıl olacak 😇
Bu sürecin bana öğrettikleri;
- Tamamen yanık gübre olan viyollere hybrid tohum ekilmez, ekilecekse de tohuma dünya para sayılmaz,
- Topraksız tarım yapılacak alanın düz bir zeminde olmasına dikkat edilmeli, platformu yaparken akıllı telefona su terazisi app kurmak zorunda kalabilirsiniz,
- Ticaret sicil odasına kayıtlı her esnaftan alışveriş yapılmaz,
- Fidelerin yeşermesi için öküz gibi su vermeye gerek yok, güneşin alnına koymaya hiç gerek yok, zamanı gelince onlar öyle bitecek ki nereye atacağını şaşıracaksın,
- Lisedeki kimya dersleri günlük hayatta işe yarıyormuş,
- Tarım sevdanız yaş kaç olursa olsun bitmiyormuş 😃
Comments (3)
ahmetsays:
10 Temmuz 2020 at 23:16harika çok eğlenceli bi yazı olmuş. topraksız tarım denemeyi düşünüyodum bende 🙂
süleymansays:
14 Haziran 2020 at 10:45topraksız tarım maliyeti ne kadar oldu?
Haemossays:
14 Haziran 2020 at 10:53Aslında kalem kalem yazacaktım da onu unutmuşum;
Tohumlar – 8 TL ( Bir paketten çok fazla tohum çıkıyor )
Gübre ve viyol ücretsiz ( Bunlar da dışarıdan alınsa sanıyorum 10-15 TL gibi bir şey tutardı )
Su motoru 55 TL
EC Metre 65 TL ( Bunun kullanımı ile alakalı da kısa bir video çekeceğim sanırım )
pH Metre 15 TL
6 boy panç 37 TL
Pimaş ve dirsekler 150 TL ( Yaklaşık 2.5 metre pimaş kullanıldı )
5 Metre iki parmak boru ve 20 adet damla sulama memesi 25 TL
İskelet için ıstakalar ücretsiz ( Marangoz kralll )
Besin eriyiği için 40 TL hazır formül + bir kaç torba mineral ile 15 TL toplam 55 TL
Bir de süngerdi, falçataydı, teldi, çiviydi, testereydi derken ortalama 60 TL ‘ de oraya gitti desek
Toplamda 470 TL gibi bir maliyetle bu sistemi kurdum.
Pembe domatesin şu anda Migros.com.tr üzerindeki kg fiyatı 8.75 TL toplamda 55 kg domatesi bu sistemden yersem 56. kg bedavaya gelmiş olacak 🙂