Filmin Adı : The Minimalist : Less is now
Tür : Belgesel
Yapım yılı : 2021
Netflix şansıma mıdır yoksa planlanmış şekilde mi bilmiyorum 2020 sonları ve 2021 başları itibariyle çok “sağlam” filmler / belgeseller çıkarmaya başladı gibi geliyor. Sakkara’nın sırları ile alakalı bir yazı hazırlamamıştım çok spesifik bir konu olduğu için ancak bu belgesel başlı başına bir yazının konusu olabilir.
Minimalizm
Belgesel, 2 arkadaşın minimalizme olan yolculuğunu anlatıyor. Bunu yaparken aynı zamanda Amerika üzerinden de çok fazla örnekleniyor. En temel anlamı ile minimalizm; Hayatımızdaki fazlalıkları ( ben bunlara insanları da ekliyorum ) atmak ve aza tamah etmek üzerine kurulu bir düşünce sistemi.
Belgeselde de “Hayat daha azıyla nasıl daha iyi olabilir?” sorusunun yanıtı aranıyor.
Bir terapi olarak alışveriş
Sıkıntılı geçen bir günümün ardından bir mağazaya uğramak ya da elzem ihtiyaçlarımın haricinde büyük / küçük herhangi farklı bir şey almak beni oldum olası rahatlatan bir davranış olmuştur. Hele ki günümüzde artık internet üzerinden verilen siparişler dahi aynı gün teslim seçenekleri ile teslim edilebilir hale gelince, işler daha da cezbedici oluyor.
Bütün bunları bize dayatan reklamlar
Artık Google, Facebook vs. yapay zeka tarafından bizi izliyor diyorsak, hiç kimse bunlara şaşırmıyor. “Yav dün gonuştum bugün karşıma çıktı laa” deyip geçiliyor. Amerika piyasasında yapılan araştırmaya göre 1920’li yıllarda reklam sektörüne ayrılan bütçe 5 milyon dolar iken günümüzde bu tam 240 milyon dolar.
The Minimalist isimli bu belgesele göre alışveriş bağımlısı olup olmadığınızı şu şekilde anlamanız mümkün;
Eğer “şu evde otursaydım mutlu olurdum, şu arabaya binseydim mutlu olurdum, şu perde de ne güzel olur kııız” diyorsanız hayırlısı olsun sizler de bu problemle karşı karşıyasınız.
Belgeselde sık sık “Amerikan rüyası” üzerinde durulmakta. Bu tabir ile amaçlanan şey, bol tüketim yapılması, daha çok para kazanma ve doğal olarak daha çok para harcama hırsı, reklamlara ses çıkarmayan bir toplum anlatılmak isteniyor.
Toplumsal yozlaşma
Artık sürekli olarak toplumsal olarak da bazı şeyleri kanıksamış olmak belki de bunun en önlenemez parçalarından birini gözler önüne seriyor. The Minimalist isimli belgeselde de dikkatimi çeken hususlar;
- Kredi kartı borcunun olması artık son derece normal karşılanıyor. Hatta kredi kartı sayısının fazla olması bile hiç yadırganmıyor,
- Online hizmetlerde hızlı teslimat seçenekleri insanı hiç düşünmeden “acele etmeliyim, bugün elime ulaşmalı” şeklinde düşüncelere itiyor,
- Tatminsiz oluyoruz. Örneğin şu anda çok ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz bir şey, 3-4 ay sonra yerini başka bir şeye bırakıyor. Bu da haz alma süremizi kısaltıp, devamlı yeni eşyalar almaya bizi sürüklüyor. Bir nevi bağımlılık.
Bunun önüne geçebilmek tabii ki mümkün. Bu da minimal yaşamak ile mümkün.
Minimalist yaşam için ipuçları
Eğer sizler de minimalist yaşamak istiyorsanız, her gün 1 eşyanızdan vazgeçerek bu işe adım atabilirsiniz. Her gün büyük, küçük demeden 1 eşyanız ile vedalaşın. Satın, bağışlayın ya da geri dönüştürün. Ama her gün en az 1 eşyadan kurtulmanız gerekiyor.
Twitter üzerinden #lessisnow etiketi ile sizler de bunu deneyen ya da başarmış insanları görebilirsiniz. Bu belgesel sayesinde minimal yaşadığımı düşünürken, çok fazla eşyamın olduğunu fark ettim. Benim de güzel bir challenge ile bunlardan kurtulmam gerekecek 🙂
Comments (2)
bitcoinsays:
8 Haziran 2024 at 06:22Filmizlesene ile hızlı film izleme fırsatını yakala, en yeni ve iyi filmleri Full HD 1080p kalitesiyle online ve bedava izle. Gary Ferrato
bitcoinsays:
29 Mayıs 2024 at 21:46en yeni ve iyi filmleri Full HD 1080p kalitesiyle online ve bedava izlemeden önce buraya gelip yorumlarını okuyorum 😀