Film Adı : PK
Yönetmen: Rajkumar Hirani
Tür: Felsefi, Romantik
Yapımı: 2014 – Hindistan
Uzun zamandır Aamir Khan’ın filmlerinden birini izleyemiyordum, bu film ile beraber hem bu hasreti bitirmek hem de izlenecekler listemde duran bir filmi daha bitirebilmek bana son derece büyük mutluluk verdi doğrusu. Zaten gerek oyunculuk, gerekse düşünce yapısı olarak son derece beğendiğim biri kendisi.
Filmin Konusu
Film uzak bir gezegenden Dünya üzerindeki yaşamı incelemek için gönderilen PK ( PeeKay ) ın yer yüzüne indirilmesiyle başlıyor. Boynunda şatafatlı bir kolye var ve kolye uzay gemisini yeniden çağırmasını sağlıyor ancak bir problem var; kendi gezegenlerinde çıplak şekilde geziyorlar. Bu sebeple buraya da çıplak geldiği için insanların dikkatini çekiyor.
Konuşmayı bilmiyor, ilk gördüğü insanın yanına koşuyor. Bu kişi daha ilk dakikalardan kolyesini çalarak yeryüzündeki hırsızlık düşüncesini ve insanları ne kadar zora sokabileceğini gösteriyor. Kolye olmadan uzay gemisini çağıramayacağından; umutsuzca dolaşmaya başlıyor.
Sonrasında bir şekilde yolları Jaggu ( isminin hikayesi filmde var o kadar spoiler yemeyin ) isimli bir gazeteci kız ile çakışıyor. Film aslında burada başlıyor diyebilirim. Sonrasında PK’nın başta bir deli olduğunu düşünse de; onun yaptığı bazı mucizevi şeylerden onun farklı biri olduğunu anlıyor. Böylece beraber harika bir serüvene çıkıyorlar. Bu esnada da türlü bağnazlıklar, türlü şartlanmaların olduğunu ve din kavramını bizlere sorgulatmadan geçemiyorlar.
Film Hakkında
Film yaklaşık 2.5 saat kadar sürüyor ancak bu 2.5 saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Filmde insana inancıyla ve günlük yaşamımızda yerleşmiş olan değerler ve doğal davranışlarla alakalı pek çok şeyi sorgulatıyor. Film harika bir şekilde tüm inançların temellerini esas alıyor. Bir gün tapınakta, bir gün kilisede, bir gün camide ibadet etmeye çalışarak “Tanrı’ya ihtiyacımı söylemem” gerek diyen bir uzaylı düşünün.
İslam’da çoklu evlilik, ırkçılık, dinler arası evliliğin pek çok kesimce hoş karşılanmaması, müslümanların bomba patlatan bir topluluk olduğu algısı benim bir çırpıda aklıma gelenler.
Dizide çokça geçen “yanlış numara” tabiri, özellikle de dinlerde mezhep ayrılıklarının ne denli sonuçlar doğurabileceğini, ulvi diye atfedilen insanların aslında nasıl bir potansiyelde olduklarını bize güzelce anlatıyor. Film içerisindeki üniversiteye inşa edilen tapınak aslında bunun en güzel örneklerinden biri.
Film hakkında ise sanıyorum en çok dikkatimi çeken ve de filmi özetleyebilecek kıvamda olan repliği aşağıya bırakıyorum;
“Bense iki tanrı var diyorum; Biri bizi yaratan, biri de sizlerin yarattığı”
O sahneyi de buraya bırakıyorum, dilerseniz izleyebilirsiniz;
https://www.youtube.com/watch?v=vjacn7uTAn4
Bir yanıt yazın