Xanthos gezisini de tamamladıktan sonra dağ yolundan devam edilip Patara Antik Kenti varıyoruz. Ancak bu dağ yolu çok sisli ve çok çok yağmurlu. Yol esnasında sağınızın solunuzun tarihi evlerle dolu olduğunu görüyorsunuz, tadını çıkarın 😇
Antik kente girmeden evvel evlerin olduğu hatta “yanlış mı geldim acaba” diye sorgulayacağınız bir girişten geçiyorsunuz. Müze kart burada da geçerli. Girişten bir 4-5 km sonra park yeri var. Aracı park edip kenti keşfetmeye başlayabiliriz.
Girişte Patara Antik Kenti geçmişte nasıl olduğuyla ilgili olarak bir kroki sizi karşılıyor. İçerilere devam ettikçe zaten bunun hissini sizler de yaşamaya başlıyorsunuz.
Meclis binası, TBMM tarafından yakın tarihte restora edilmiş ve tüm ihtişamıyla bizleri bekliyor. Meclis etrafında yukarıda da görülen çeşitli beratlar, onur ödülleri var. Kimden kime yazılmış hepsini okuyabiliyorsunuz. Bir de meclis binasının hemen ortasında büyük bir sandalye var. Burada meclis başkanı veya asillerin oturduğunu düşünüyorum. O dönem insanlar mücadelelerini siyasi anlamda da veriyormuş, bu hissi tatmak o havayı teneffüs etmek dahi muhteşem bir deneyim.
Meclisin hemen çıkışında, bahçede bizleri bir gemi karşılıyor.
Kentin içerisinde gezerken, önceden normalde su olduğu düşünülen yerlerde yürümek oldukça farklı bir deneyim.
Bir de tiyatrosu var ki, Xanthos tiyatrosundan çok daha ihtişamlı. Burada ne oyunlar oynanmış, ne toplantılar yapılmıştır diye düşünmeden edemiyor insan.
Tabela ve krokilerde tepe olarak bir mezar gösteriliyor. Ancak oranın yolu yok. Tiyatorunun hemen arka tarafından ağaçlar arasından yukarı çıkmanız gerekiyor. Manzarası muazzam, kuş bakışı şekilde tüm antik kenti ayaklarınızın altına seriyor. Gelenler orayı arasa da ağaçlık olduğu için bulamamışlar. Bir kaç kişi tarifle yolu bulabildi 🙂
Genel olarak Patara Antik Kenti gerçekten gezilmesi gereken, gezildikçe tarih kokan bir antik kent olmuş.
Bir yanıt yazın