Geçen yıl Fethiye turlaması esnasında biraz da yorgunluk nedeniyle gitmek isteyip de gözümün yemediği Efes Antik Kenti bu yazımızın konuğu ☺️
UNESCO Dünya mirası listesinde yer alan bu tarihi kent, beni büyüledi diyebilirim. Eğer kahveler hazırsa, başlayalım 😇
Efes Kanti Şehri, Türkiye’nin batı tarafında, İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alıyor. M.Ö. 10. Yüzyılda kurulmuş olan bu kent Helenistik Dönem ve Roma Döneminde oldukça önemli bir liman kenti olarak karşımıza çıkar.
Kuruluş Efsanesi
Bir rivayete göre şehrin kuruluşu Amazon kadınlarına dayanmaktadır. Şehrin ilk isminin Ana Tanrıça Kenti anlamına gelen Arzawa olduğu düşünülüyor. Yüzyıllarca kullanılmış olan yapı hakkındaki rivayetler oldukça fazla.
Bir başka rivayete göre ise Atina Kralı’nın oğlu Androklos karşı kıyıları keşfe çıkacaktır. Ancak keşfe çıkmadan önce ülkedeki bütün kahinlerin kapısını çalar. Kahinler kendisinden biraz zaman istiyor ve inzivaya çekiliyorlar. Bu inzivadan sonra kahinler Androklos’a yolculuğu esnasında ona balık ve domuzun yol göstereceğini söylüyorlar. Sonra Androklos arkadaşlarını da yanına alarak, keşfe çıkıyor. Karşı kıyıya vardıklarında bir ateş yakıyorlar ve balık pişiriyorlar. Bu esnada çalılar arasından çıkan bir domuz, balıklardan birini alıp kaçıyor. Androklos’un aklına yolculuk öncesinde kendisine söylenen rivayetler geliyor ve şehri tam da o noktaya kurmaya karar veriyor.
Zaten ben de bu rivayetlerin tadına doyamadığım için bu tarz tarihi yerleri gezmeye bayılıyorum. Artık yavaş yavaş Antik Kent girişine doğru ilerleyebiliriz 😊
Efes Antik Kenti Girişi
Antik kente girişte Müzekart ile giriş imkanınız bulunuyor. Bu noktada Müzekart+ yani online müzekart kullanıyorsanız, turnikelerden direk olarak geçiş yapabiliyorsunuz. Eğer fiziki Müzekartınız varsa, mutlaka bilet almanızı öneririm. Müzekart’ın Voice uygulaması, biletiniz üzerindeki bir seri numarasını istiyor. Bu Voice uygulaması olmadan, turist rehberlerinin İngilizce anlatımlarını çevirerek şehri gezmek biraz zorlayabilir 😅
Magnesia Kapısı
Efes Antik Kenti 2 adet girişe sahip. Meryem Ana yolu üzerinde bulunan giriş Magnesia Kapısı olarak anılıyor. Menderes tarafından gelen ziyaretçiler bu kapıdan giriş yaptığı için bu isimle anılmaya başlanmış. Bu kapıdan girmeniz halinde Roma döneminden kalma Doğu Gymnasiumu ile gezimize başlamış oluyoruz.
Odeon
Girişte Gymnasiumu geçtikten sonra antik tiyatroyu andıran bir yapı karşımıza çıkıyor.
Efes’in danışma meclisinin toplandığı yerdir. Ortalama 1.400 kişilik kapasiteye sahiptir. M.S. 100 yılında yapıldığı tespit edilen yapıda, su tahliye kanallarının olmaması nedeniyle ahşap bir çatıyla örtülü olduğu tahmin ediliyor. Kent meclisi önemli kararlar öncesi burada toplanarak, istişarede bulunuyormuş.
Odeon’un tam karşısında da halkın toplanarak paylaşımlarda bulunduğu Kent meydanı mevcut. Bu tarz yerlere Agora denmekteymiş. O dönemin yöneticisi olan Augustus zamanında tam meydana İsis’e adanmış bir tapınak da insa ettirilmiş.
Domitianus Tapınağı
Domitian Meydanının hemen güney ucunda bulunan ve bugün sadece bir kaç parçası kalmış olan tapınak, M.S. 11 yy.’da Roma İmparatoru Domitian için inşa edilmiş. Tapınağı özel yapan ise Efes şehrinde bir imparator için inşa edilen ilk tapınak olması. Bu özelliği onu Neokoros yani imparatorların şehri denen farklı bir mertebeye yükseltmiştir.
Halk arasında pek sevilmeyen bir hükümdar olması nedeniyle hizmetçisi tarafından öldürüldükten sonra halk Domitian adını tüm yazılı belgelerden silmeye karar veriyor. Ancak eğer tapınak bir imparatora atfedilmezse Neokoros olma özelliğini yitireceğinden; tapınağı Domitian’ın babası olan Vespian’a ithaf ediyorlar.
Pollio Çeşmesi
Pollio Çeşmesi, devlet Agorasının çaprazında bulunuyordu. MS 97 yılında zengin Efesli C.S. Pollio ve ailesi tarafından yaptırıldığı için bu adı almıştır.
Halka açık çeşmelerde su ücretsizdi ve haftanın belli günlerinde sokaklara ikramlar yapılırdı. Toprak borular ile kemerlere gelen su hanelere dağıtılırdı.
Kuretler Caddesi
Kureta, Yunan Mitolojisi‘nde Zeus’un annesi Rhea’nın rahipleridir. Efes’te yer alan bir rahip grubuna da bu isim verilmiş, ardından da bu caddeye adları verilmiştir.
Bu caddeye giriş esnasında üzerinde Herkül kabartması bulunan iki sütun bulunmaktadır. Üzerindeki kabartmalardan dolayı da buraya “Herkül Kapısı” adı verilmiş. İki sütun üzerine simetrik biçimde yapılan Herkül kabartmalarında Herkül bir elinde kopan aslan başını omzunda da aslan kürkünü taşımaktadır. Tam bu caddeye inerken bir Nike kabartması mevcut. Onun da bu sütunların üzerinde girişte yer aldığını tahmin ediliyor.
Yol, tamamen mermerden. Bazı bölümlerinde ise delikler yer alıyor. Bunun amacı da yağmur yağdığında halkın kaymadan rahatlıkla yürüyebilmesi. Pes artık ! 😱
Bu sütunların yapılış amacı, şehir merkezine inen yolu araç trafiğine kapatarak yayaların burada rahat alışveriş yapmasıymış. Cadde, sağlı sollu şekilde dükkanlarla doluymuş. Bu dükkanların aralarına da o dönem adı sanı duyulmuş, önemli tüccarların heykelleri yapılarak konuluyormuş. Bir nevi örnek vatandaşlık yüceltilmek için. Uzaktan da olsa yavaş yavaş büyük kütüphane gözükmeye başladı 🥰
Hadrian Tapınağı
Memleketim Edirneye de ismini veren Roma İmparatoruna atfedilmiş tapınaktır. Hemen giriş sütunu üzerinde bereket tanrıçası Kybele bulunmaktadır. Normal şartlarda Kybele, Efeslilerin bereketi atfettikleri tanrıçaymış. Lakin Romalılar fethettikleri yerlerdeki tanrıları beğenmeleri halinde kendi kültürlerine entegre etme konusunda başarılı oldukları için kültürlerine almışlar. Şu anda Türkçede de kullanılan Sibel isminin temeli de buradan gelmektedir.
Başka bir düşünceye göre ise hemen girişte bulunan sütunun üzerindeki talih tanrıçası Fortuna yer almaktadır.
Hemen arka kısımda Efes’in kuruluş hikayesini anlatan kabartmalar yer almakta. Bugün gördüğümüz frizler restorasyon esnasında değiştirilmiş. Asılları için Efes müzesini ziyaret edebiliyorsunuz.
Tapınağın giriş kapısının üzerinde ise gerek rehberler gerekse bir kaç farklı kaynağa göre ellerini iki yana açmış, saçları yılan olan Medusa bulunmakta. Bir kaç kaynakta bunun aslında Hadrian’ın karısı olduğu bazı kaynaklarda da çiçek tanrısı Flora olduğu yönünde görüşler var. Bu noktada görüşler ayrılsa da; mitolojik manada pek çok hikaye barındıran bu şehre ba-yıl-dımmm 😍
Ortak Tuvaletler
Burada hata yaptım ve fotoğrafını çekmedim. Ancak siz gittiğinizde göreceksiniz, kanalizasyon sistemleri gelişmiş. Ortak tuvaletler halkın kullanımına açık vaziyettelermiş. Sahiplerinden önce köleler gelip oturarak sahipleri için mermeri ısıtırmış. Ardından sahipler gelerek tuvaletini yaparmış. Ortada büyük bir havuz varmış, havuzdan gelen ses işlerini kolay yapmalarını sağlarmış. Bir de tabi o dönemde tuvalet kağıdı ne gezer? Bundan dolayı su kanalları inşa edilip daima su akışı sağlanıyormuş.
Celsus Kütüphanesi
Belki de Efes Antik Kenti dendiğinde, tüm arama motorlarında çıkan o güzel resimlerin çekildiği yere geldik. M.S 117 yılında senatör Gaius Julius Celsus Plemaeanus için vefatından sonra oğlu Galius Julius Aquila tarafından yaptırılmıştır. Celsus’un mezarı binanın zemin katın altındaki mezar odasında olup mezarının üstünde bir Athena heykeli vardır.
Antik Dünyanın en büyük 3. kütüphanesi olarak görülmektedir. Ve takribi 14.000 kitabı barındırmış.
Kütüphanenin ön yüzü oldukça görkemlidir. Alt sıra sütunlar ile üst sıra sütunların boy farkı, optik bir ilüzyon yaratmak ve binayı olduğundan daha yüksek göstermek üzere düzenlenmiştir. Binanın ikinci kat kemerlerinde dikkatli bakılırsa Medusa (yılan başlı kadın) kabartmaları vardır.
Kütüphanenin giriş katında 4 adet kadın heykeli bulunmaktadır. Orjinalleri bugün Avusturya Viyana Efes Müzesinde bulunan bu heykellerin altlarında bulunan yazılardan bu kadınların Sophia (irfan), Episteme (bilgi), Ennoia (zeka) ve Arete (erdem) değerlerini sembolize ettikleri anlaşılmıştır.
Efes kazılarında neredeyse tamamı yıkık olarak bulunan kütüphane, 1970 yılında Türk, Alman ve Avusturyalı arkeologlar tarafından yaklaşık 7 sene süren bir çalışma ile ayağa kaldırılmıştır.
Efes’te Özel Davetli Yemek Yiyen “Asiller”
Şimdi bu fotoğrafta şu beyaz masaların olduğu yeri özellikle yayınlamak istedim. Bu nedir biliyor musunuz? Türkiye özeti. Biz orayı gezerken, fotoğrafların bazılarında kolonlar, mikrofonlar vs. görebilirsiniz. Bunları turist bilgisi için mi koydular? Elbette ki hayır. Akşama yabancı bir geminin “misafirleri” özel olarak burada ağırlanacağı için hazırlıklar muhteşem. Bizim çıkış yaptığımız saatten 1-2 saat sonra yemek başlamış ve oraya Türk misafirler alınmamışlar. Bunu protesto eden ziyaretçiler karşısında mecburen ziyarete açıp, yemeği iptal etmişler.
Özellikle Türkiye’yi gezerken gezenler arasında Türkleri görememek, görsem dahi 10 kafilenin 1 veya 2’sinin Türk gerisinin yabancı olması beni çok ama çok üzüyor. İnsanlara bu konuda asla bir şey diyemiyorum çünkü şu anda herkes evine götürdüğü ekmeğin hesabını yapar olmuş. Örneğin Efes Antik Kenti’ni Haziran ayı içerisinde gezemesem de yazımı yazdığım 4 Temmuz itibariyle gezmek isteseydim sadece köprülere ödeyeceğim fark toplamda 978 TL olacaktı. Düz hesap 1.000 TL. Sadece köprü farkı. Hal böyle olunca, memleketimin bu caanım yerleri maalesef döviz getirecek diye cebinde dolar olan turistlere böyle peşkeş çekiliyor.
Tabi burada 5 gün tatil için 12 ay vadeyle kredi çekip, ille de denize gidenleri tenzih ediyorum. Bu insanlar, imkan yarattığı halde tamamen özgür iradesiyle Alaçatıya, Bodruma oraya buraya giderek “Türk kabul etmiyoruz” diyen hotellere veya benzerlerine ille de para kazandıranlar. Yukarıda ekmek hesabı yapıyor dediğim insanlar, gerçekten gezmek isteyip de maddi imkansızlık yaşayanlar. Normalde bu yazımda bundan bahsetmeyecektim. Lakin fotoğrafın içerisinde görünce yine kendimi tutamadım. Yıllar sonra baktığımda, tekrar tekrar o günleri hatırlamak ve okuyanların da bunları görmesini istedim.
Büyük Tiyatro
Celsus Kütüphanesi kadar muhteşem olan bir diğer yapı. Ortalama kapasitesinin 25.000 civarında olduğu belirtiliyor. 3 aşamada yapılan bu tiyatro, her dönem eklene eklene son halini almış. Tiyatronun ortasında sıkışan toprak bir alan mevcut. Burada konserler, gladyatör dövüşleri yapılmaktaymış.
Antik kentlerin bu denli sanata ve estetiğe önem vermeleri muazzam bir şey gerçekten.
Efes Deneyim Müzesi
Müzekart haricinde ücret ile girilen bir alan. Dünyanın en iyi müzesi seçilen Efes Deneyim Müzesi “Bir kere yapacağım” denerek deneyimlenmesi gereken bir yer. Kuruluşundan itibaren, ilerleyişini anlatan bölümlerde bizleri muhteşem bir heyecana sürükledi. İçeride kulaklıkla dilediğiniz dilde bu hikayeye katılabiliyorsunuz. Fotoğraf çekmek kısmi serbest.
Artemis Tapınağı
Efes’te bulunan Artemis Tapınağı Dünyanın antik dönem 7 harikasından biridir. Tapınağın simgesi olan çok memeli Artemis heykeli aynı zamanda bolluk, avcılık ve vahşi doğayı temsil eder.
Artemis Yunan mitolojisinde Apollo’nun ikiz kardeşi, Zeus ve Leto’nun kızlarıdır. Olimpus’un üç bakire tanrıçasından biridir: Saflığın temsilcisi Vesta, gri gözlü savaşçı Athena ve ormanlar ve doğal yaşam tanrıçası Artemis. Vahşi doğanın ve tüm tanrıların baş avcısıdır. Ok ve yay ile avlanırken destek aldığı hayvan çevikliği nedeni ile geyikti. Yunan Artemisi heykellerinde bu yüzden ok ve yay ile karşımıza çıkar.
Bunun yanında Efes Artemisi, bambaşka özelliklere sahiptir. Efes Artemisi heykellerinde Artemis ayak bileklerine kadar uzun bir etek ve bu eteğin üzerinde yabani hayvanlar ile bezenmiştir. Göğsünün üzerinde bir çok meme vardır. Her iki yanında av hayvanları durur ve bilinen sembol hayvanı arıdır. Efes Artemisi çok kültürlü Efes şehrinin tarihinden de eski bir Anadolu kadın bereket tanrıçası inanışının batı mitolojisiyle harmanlanmış halidir ve Efes’e özeldir.
Herostratik şöhret
Herostratus bu hikayeye noktayı koyan insan olmuş. Tarihte unutulmaktan korkan Herostratus unutulmamak için bu tapınağı yakmıştır. Yargıç neden yaktığını sorduğunda ise, şu ifadeyi vermiştir;
”Artemis Tapınağını ben, kendi başıma yaktım. Bu zaferi başkalarıyla paylaşamazdım. Ben, korkunun bütün basamaklarını tek tek çıktım. Her aşamasını iliklerime kadar yaşadım ve bitti. Birincisi, yaptığım şeyi ilk düşündüğüm an duyduğum korkuydu ama şan ve şöhret kazanacağımı bildiğim için bu korku uçup gitti. İkincisi, beni tapınağın içinde yakaladı. Duvarlara zift sürüp çırayla tutuştururken. Bir kaç vuruş, o korkuyu da alıp götürdü. En berbatı üçüncüsüydü.
Tapınak yanıyor, tavan çatırdıyor, sütunlar devriliyor, mermer parça parça oluyordu. İnsanlar çığlık çığlığa saçlarını yolarak benim yaktığım ateşi görmeye geliyorlardı. Bunu da çabuk atlattım. Yanan tapınağın yanında bir tümseğe çıktım. Ve haykırdım. Heeeey, beni dinleyin. Bu tapınağını ben yaktım. Ben, Herostratus. Beni duydular, birden sus pus oldular. Ortalıkta sadece yanan tapınaktan çıkan sesler vardı. Sonra, üstüme doğru gelmeye başladılar. O suratlar. Gözlerindeki alevleri gördüm. İşte o an dördüncü korkuyu duydum. Ölüm korkusu. En cılızı da buydu. Çünkü, ben ölüme inanmam. Ben Herostratus’um. Artemis Tapınağı’nı yaktım. Adım çağlar boyunca hatırlanacak. Ama sen Baş Yargıç Kleon, seni kim hatırlayacak?’‘
Şu anda ün, şan, şöhret için her türlü zararı verebilecek kişiler için Herostratik şöhret tanımı kullanılır ve tehlikeli insanlardır.
Son olarak….
Ülkenin dört bir yanında muazzam güzellikler var. Ancak Efes Antik Kenti gerek çevresindeki güzellikler, gerekse kendi tarihi dokusu nedeniyle beni oldukça etkiledi diyebilirim. Buraya gelirken mutlaka kaymayacağınız ayakkabı, bir şişe su, şapka ve güneş gözlüğüyle gelmenizi öneririm. Ayrıca girişte rehber hizmeti veren yerel rehberler olduğu için Müzekart Voice da iş görür.
Böylesi güzel yerleri gezmeyi düşünen herkese şimdiden iyi ziyaretler dilerim. Bu tarz benzer içerikler için https://www.koreldim.com/seyahat/ adresini de ziyaret edebilirsiniz.
Türk turistler için girişler 60 TL ve müzekart geçiyor.
Arzawa krallığındaki Apasas isimli kentten geldiği düşünülmektedir.
3 döneme şahitlik yapmış ve her dönemden izler taşıyan, özellikle limanlarıyla her geçen gün önemi artmış olması nedeniyle oldukça önemli bir yere sahiptir.
Ortalama 3.000 yıllık geçmişe sahiptir.
Bir yanıt yazın