Edirneli olmanın şüphesiz ki en güzel yanlarından biri de; tarihi dokusunu günümüze taşımayı başaran bu kentin bir tarafında kuş cıvıltıları ve yeşillikler eşliğinde kahvaltınızı yapabilirken, bir diğer tarafında Meriç Nehri’nin sıfır noktasında hatta nehrin üzerinde kahvaltı yapabiliyor oluşunuz.
Özellikle daha kozmopolit olan il ve ilçeleri gördükçe, günün başlangıcının böylesine güzel mekanlarda yapılabildiği Edirne’nin yeri ben de daha da ayrılıyor.
Bu hafta sonu da yine aynı şekilde Edirne Sarayiçi mevkiinde bulunan “Av Köşkü”nde kahvaltımızı yaparak hem Çorlu’dan gelen misafirlerimi ağırlamak hem de orada nüfuz ettiğimiz kötü havayı bir nebze oksijenle temizlemek istedik.
2017 yılındaki Lösev iftar yemeğinden sonra ilk ziyaretimde dikkatimi çeken husus; yollarının kesinlikle muazzam şekilde parke taşlarıyla döşenmesi oldu. Kuş cıvıltılarının ve Tavuk Ormanı’nın ortasında aracınızla giderken hendeklere çukurlara bakmaktan o ân’ın keyfini çıkaramıyordunuz. Servis kalitesi ve çeşitlilik olarak ise pek çok mekan eline su dökemez, fiyat performans ve atmosfer olarak gerçekten tercih edilebilecek ve “iyi ki gitmişiz” dediğimiz bir mekan oldu.
Mekan Tunca Irmağı’nın iki kolunun tam ortasında kaldığı için, biraz sessiz bir ortamda kuş seslerine su sesleri de eşlik ediyor. Mekanın tam ortasında bulunan ve mekana adını veren “Av Köşkü” IV. Mehmet tarafından Edirne Sarayı’nın ilavelerinden biri olarak tasarlanmış ve 1671 yılında inşa ettirilmiş. Günümüze yalnızca bir bölümü ulaşabilmiş olsa da Edirne Belediyesi kalan bu bölüme sahip çıkarak 2002 yılında restorasyon çalışmalarına başlayıp, uzun yıllar daha Edirne Halkı ve ziyaretçilerine hizmet için restore ettirmiş.
Bir yanıt yazın