Kitabın Adı : 1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek
Yazar : Sinan Meydan
Yayın Evi : İnkılap Kitabevi
Basım Tarihi : 2017
Sayfa Sayısı : 571
Kitabın Konusu
Kitap, adından da anlaşılabileceği üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunu ve Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan bir eser. Kitapta Nutuk gibi ülkenin kuruluşundan bahsediliyor lakin bu genel hatlarıyla değil, son derece derin incelemeler ve atıflarla beraber yapılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda dünyaya meydan tutulmasından, bir memleketin nasıl küllerinden yeniden doğuşunun, nasıl manda ve himayeyi reddedip her türlü imkansızlığa rağmen tam bağımsızlık için mücadele ettiğinden ve de “kuruluş ayarlarına dönmek” yani o günlerdeki başarı ve istikrarı yakalayabilmek için neler yapılması gerektiğinden bahsediyor.
Kitap, aynı zamanda Atatürk’ün silah arkadaşları ve de cephede karşı karşıya kaldığı düşman askerlerinin de fikirlerine atıflarda bulunuyor. Atatürk’ün nasıl bir deha olduğu ve fikirlerinin ne denli ince olduğu da kitapta bir güzel işlenmiş .
Kitap Hakkında
Kitabın yazarı olan Sinan MEYDAN’ın, Atatürk hakkında son derece fazla araştırması olduğunu biraz araştırma neticesinde rahatlıkla bulabiliyorsunuz. Bu kitapta da yaklaşık 1046 adet esere ve makaleye atıflar yapıyor. Konudan uzaklaşmadan, konuyu çok fazla dağıtmadan ancak bir o kadar da pekiştirmeye çalışarak anlatılmış.
1923 Kuruluş Ayarlarına Dönmek isimli bu kitapta aynı zamanda Atatürk ve silah arkadaşlarına dair çarpıcı detaylar ve cepheden de bazı bilgiler yer alıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin ne kadar barışçıl ve bir o kadar da tam bağımsızlık konusunda ısrarcı olduğunu da çarpıcı bir dille aktarıyor.
O dönemde kendi uçak fabrikalarını kurmuş, Ford’un fabrikasını buraya açma vaadine karşın “vatandaşımla aynı vergiyi verirsin” diyerek posta konulmuş, pek çok uluslararası kuruluşa hiç bir imtiyaz gösterilmeksizin hepsinin eşit koşullarda ve şartlarda piyasaya sokulması konusunda gayretler gösterilmiş. Bu beni son derece şaşırtmıştı, yeni yeni toparlanmaya başlayan ve fazlaca paraya ihtiyacı olan bir ülke sırf kapitülasyonları reddettiği için bu fırsatları “işinize gelirse” diye reddetmiş.
Şimdi ise pek çok fabrikaya baktığımda malları ithalat ile alıp, işleyip, üzerine herhangi bir katma değer koymadan satma peşinde. Bu şekilde üretime dayalı bir ekonomi olmanın ne kadar zor olduğunun kitapta da yeri epey sayfalarca anlatılmış. Aslında pek çok konuya güzel atıflarda bulunularak, bazı reçeteler bizleri beklemiş.
Bir yanıt yazın